FAPI PET NEDİR

FAPI PET NEDİR


Kanseri genel olarak normal hücrelerin kontrol dışı çoğalması ile başlayan, sonrasında ise ölümsüzleşmesi ve kontrolden çıkması ile oluşan hücre temelli bir hastalık olarak düşünürüz. Ancak bir çekirdeğin toprak olmadan filizlenemeyeceği gibi kanser hücreleri de kendilerini destekleyecek ortam olmadan canlı kalamazlar.

1889 yılında Stephen Paget’nin bu bağlamda ortaya koyduğu “tohum ve toprak” hipotezi ile kanserin de doku bazlı bir hastalık olduğuna dair yeni bir anlayış ortaya çıkmıştır. Kanser hücrelerini destekleyen bu ortamı mikro-ortam ya da mikro-çevre olarak adlandırmaktayız.

Ancak tohumdan farklı olarak kanser hücresi ihtiyacı olan mikro-ortamı oluşturmak için mikro RNA’lar enzimler ve proto-onkogenler gibi aracılar kullanarak kollajen, bağ dokusu, yağ, kan damarları gibi kendisi için destekleyici dokuların (stroma) üretimini sağlayabilir. Oluşan stromanın bağışıklık sistemini baskılamasının da katkısı ile kanserli hücrenin büyümesi ve genişlemesi için gerekli ortam sağlanmış olur. Kısır bir döngüye dönüşen bu mekanizma sonrası kontrolsüz büyüme ile tümör oluşur.

KANSER İLE İLİŞKİLİ FİBROBLASTLAR

Fibroblastlar vücudumuzdaki en yaygın doku olan bağ dokusunda en çok bulunan hücrelerdir.

Örneğin parmağımız kesilirse fibroblastlar aktive olur ve yara iyileşmesi için gerekli yapıyı oluştururlar. Fibroblastlar hücre yapışması, büyüme, göç ve farklılaşmada da rol oynarlar. Aslında kanseri bir nevi iyileşmeyen yaraya benzetebiliriz. Kanserle ilişkili bir fibroblastlar ise hücre dışı matrisin yeniden şekillenmesini başlatarak veya sitokinleri salgılayarak tümör mikro çevresini destekleyen bir hücre türüdür.

Kanser ile ilişkili fibroblastlar, tümör mikro-ortamı içinde bolca bulunan karmaşık bir hücre türüdür; apoptoz (programlı hücre ölümü) geçirmedikleri için sayı azalamaz. İşlevleri arasında kanser hücresi için gerekli yeni damar oluşumunu sağlamak, uzak metastazların çoğalmasını desteklemek veya kemoterapiye direnç oluşturmak sayılabilir. Bu nedenle potansiyel kanser tedavileri için incelenmektedir.

FİBROBLAST AKTİVE EDİCİ PROTEİN İNHİBİTÖRÜ (FAPI PET)

Kanserle ilişkili bir fibroblastlar yukarıda sayılan özellikleri nedeni ile kanserli dokuların görüntülenmesi veya tedavi edilmesi için uygun bir hedef olarak görünmektedir.

Bu amaçla geliştirilen bir ajan olan fibroblast aktive protein inhibitörleri (FAPI) kanserle ilişkili fibroblastların üzerinde bulunan proteinleri hedef almaktadır ve henüz araştırma-deneme aşamasında olan bu yöntem görüntüleme ve tedavi amaçlı kullanılabilmektedir.

FAPI PET GÖRÜNTÜLEMENİN DİĞER PET YÖNTEMLERİNDEN FARKI

FDG PET günümüzde en ileri seviye kanser görüntüleme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. FDG PET birçok tümörde yüksek duyarlılığa sahip olmakla birlikte, bazı kanser türlerinde yetersiz kalabilir. FAPI PET, FDG PET’in yetersiz kaldığı kanser türlerinde kullanılabilmektedir. Ayrıca bazı kanser türlerinde FDG PET’in gözden kaçırdığı lezyonları tespit edebilmekte ve tamamlayıcı olarak FDG PET’e yardımcı olabilmektedir.

FAPI PET görüntüleme için FDG PET’te olduğu gibi aç kalmak gerekmez, ayrıca diyabet hastalarında FDG PET öncesi gerekli olan kan şekeri ile ilgili düzenlemeler FAPI PET tetkiki için gerekmemektedir. Ek olarak FDG PET çekimi için enjeksiyon sonrası 60 dakika beklemek gerekmekle birlikte FAPI PET ile onuncu dakikadan itibaren görüntüleme yapılabilir.

FDG PET ile glukozu yoğun kullanan beyin, kalp, karaciğer gibi organlarda fizyolojik olarak aktivite tutulumu gözlenmektedir. Ancak FAPI PET tedavisi ile diğer organlarda aktivite tutulumu çok düşük düzeyde olduğundan tümör dokusu yüksek kontrast ile görüntülenebilmektedir.

FAPI HEDEFLİ ATOM TEDAVİSİ

FAPI’nin in en önemli özelliği ise teranostik bir ajan olmasıdır. FAPI, 68Ga ile sentezlenerek PET görüntüleme yapılabilirken (68Ga-FAPI PET/CT), 90Y (İtrium), 177Lu (Lutesyum) gibi tedavi edici özellikleri olan radyoizitoplar ile sentezlenerek atom tedavisi (90Y-FAPI, 177Lu-FAPI) amaçlı kullanılabilmektedir.

Nükleer tıpta uygulanan başlıca tedavileri; tiroid kanserinde kullanılan radyoaktif iyot tedavisi, karaciğer metastazlarına yönelik radyoembolizasyon, nöroendokrin kanserlerin tedavisinde kullanılan 177Lutesyum-Oktreotid tedavisi ve metastatik prostat kanserlerinin tedavisinde kullanılan 177Lutesyum-PSMA / 225Aktinyum-PSMA tedavileri olarak sıralayabiliriz.

Ancak FAPI hedefli atom tedavisi, yakın gelecekte kemoterapinin yetersiz kaldığı ileri evre farklı kanser türlerinde de radyonüklid tedavi seçeneklerini hastalar için mümkün hale getirme potansiyeline sahiptir.

No comment

Bir cevap yazın